29 Ocak 2012

En Sevdiğim Eski Çizgi filmler Part 1




Çocukluğumuza dair hatırladığımız en net şeylerden biri de çizgi filmlerdir. Birkaç gün önce internete eski çizgi filmlerin videolarıyla karşılaşınca 80 lerde ve 90 larda yayınlanan çizgi filmlerin, birçoğunun şimdiki çocukların izlediği çizgi filmlerden daha güzel olduğunu fark ettim.
Ben 90 lı yılların çizgi filmleri ile büyüdüm,sırasıyla aklıma gelenler...

 Benim ilk aşkım Ret Kit di:) Daltonlar her ne kadar kötü olsalar da Joe ve Averell grubun en çok sevilenleri olurlardı, diğer iki kardeş Jack ve William pek hatırlanmazlardı. Düldülüyle, rintintini ile izlemesi en zevkli filmlerden biriydi, hele introsu süperdi Bang Bang Lucky Lukeee…
 




Afacanlığın nasıl felaketlere yol açacağını etrafımızdakilere nasıl zararlar vere bileceğini Dennis den öğrenirdik,  dedesinin az delirtmedi.



Futbolu ve döne döne kaleye giden golleri, futbol kuralarını Tsubasa sayesinde öğrendim.

Müfettiş Gadget sakarın tekiydi ama yine de çok severdim onu.






Alvin ve arkadaşları ünlü sincaplar geçtiğimiz senelerde 3D filmleri bile çıktı.









 Ve Taş Devri yaşama şekillerini hayvanları eşya gibi kullanmalarına arabalarına her şeylerine bayıldığım en özel çizgi filmlerinden biri, ilerleyen bölümlerde çakıl ve bambamın gelmesi çok hoşuma gitmişti :)






Tabi Jetgiller en çok adamın arabasının en sonda çantaya dönüşmesini severdim :)




Polis Akademisi bir birinden çok farklı kişiliklerin bir araya geldiği izlemesi zevkli yapımlardan biriydi.




Benim için gerçekten özel olan çizgi filmler Ay savaşçısı Sailor Moon du kaçırmadan izlediğim okuldan gelir gelmez çantamı bile çıkarmadan TRT yi açıp izlerdim :)  Aynı şekilde Şeker kız Candy kaçırmadan izlediğim yapımlardan biri idi.







Ve yaşımın büyümesine rağmen Pokemonları izlemeden okula gitmezdim Pikaçuuu sevimli şey :)




Saymaya devam edersek Güneşin oğlu Esteban ilk 80 li yıllarda yayınlamış ama ben 90 lı yıllardaki tekrar yayınlarını izlediğimi hatırlarım, Varyemez amca ve yeğenleri, Tom ve Jerry herkes gibi jerry sevmezdim :)



Ninja Kaplumbağalar Leonardo, Michelangelo en çok bunu turuncu bandajlıyı severdim :) Raphael ve Donatello çok severdim bu kaplumbağaları, yanlarındaki gazeteci kızı ve ustalarını sevmezdim beyin den de az bişey tırsardım :)Taz mania canavarı çok severdim o tükürüklüyü hele intro su süperdi  :)
Bugs Bunny akılı tavşi domuzun burnundan getirirdi domuzu da hiç sevmezdim zaten  :) Ayı Yogi ve Arkadaşları uçan gemileri ile dolanırlardı.




Eee kedileri çok seven biri olarak en sevdiklerim den 2 numara Heathcliff tabi ki ve 1 numaram elbette ki  Garfield dır, tembel sabahları erken kalkmaktan nefret eden obur kedi :)









O kadar çok o kadar güzel çizgi filimler var ki hatırladıkça insanın aklına bir sürü çizgi film geliyor. Devam edecek…     Asya


24 Ocak 2012

Akaretler Sıra Evlerde Çocuk Olmak...

İstanbul Dünyanın Beşiktaş İstanbullun Akaretler de Beşiktaş’ın en güzel yeridir…






Akaretler Beşiktaş’ın bence en güzel yerlerinden biridir. Akaretler de büyümek ayrıcalıktı. İstanbullun en güzel manzaralı ve tarihi dokusu içinde büyümek tek kelime ile muhteşemdi.
 Akaretler Sıraevler Sultan Abdülaziz zamanında sarayda çalışan muhafızlar, ağalar için yapılmış bir çeşit lojmandır. Akaretler sıraevleri mimar Sarkis Balyan çizmiştir. Sarkis Balyanın birçok eski tarihi yapıları vardır bunlardan bazıları Beylerbeyi sarayı, Dolmabahçe sarayı gibi büyük eserlerin sahibidir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan sonra ise Akaretler Sıraevleri Vakıflar Genel Müdürlüğü çatısı altında olan Vakıflar İstanbul Bölge Müdürlüğü'ne geçmiştir. Daha sonra ise sıraevler çok uzun süreliğine kiralandı ve restorasyona başlandı. Daha detaylı bilgi için Buyrun...

Ve sıraevler günümüzde ‘ki modern, güzel ve lüx haline kavuşmuş oldu.. Evet, güzel hele ki geceleri çok güzel duran sıraevler nedense benim hiç hoşuma gitmedi. Tamam, harap bir haldeydi ama çok farklı bi kokusu duruşu vardı tarih kokuyordu. Restorasyon kesinlikle yapılmalıydı ama bu kadar değiştirilmeseydi keşke. Şu anki hali tarihi dokusunu fazlasıyla kaybetmiş şekilde duruyor. Evler değişmiş havası değişmiş eskiye dair hiç bir şey kalmamış artık...






Rüyamda eski evimizi, bahçemizi gördüm bi acayip hissetim, o kadar büyük özlem yaşıyorum ki o güzel günlere geri gitmek istiyorum.
Akaretler yokuşunda Süleyman Seba Caddesi üzerinde. Beşiktaş spor Kulübü’nün hemen yanındaki evlerden 5. sıradaki evin en üst katında büyüdüm ben. Girişte koca bir hol karşılardı beni, sağ tarafımda yüksek tavanlı büyük salonumuz vardı içine rahatlıkla 3 ayrı koltuk takımı sığdıra bilirdiniz. Yüksek camları, içeriden camın kenarına oyuncaklarımı dizip oturup oyun oynadığımı hatırlarım. Küçük asma balkon da durup, yokuşu inip çıkan arabaları, karşımızdaki parkı izlemek, aşağı doğru denizi izlemenin tadı bir başkaydı. Salonun hemen içine bir oda açılırdı ince uzun bir oday dı, salonun çıkışında sağ tarafta havalandırmaya bakan küçük bir mutfak vardı. Holün sol tarafında ise banyo, tuvalet, karanlık bir kiler ve arka bahçeye bakana küçük soğuk bir oda vardı. Arka bahçesi Beşiktaş spor kulübüne ve plaza sına açılırdı. En alt komşunun evinden geçip bahçeye çıkmak ,o üst üste dizilmiş kimisi kırık duvarların üstüne tırmanıp, diğer bahçelere geçip incir toplamak bahçeler arası piknik yapmak bir başkaydı..
Her yağmur yağdığında evin beli başlı köşelerine, leğenler koymak evde koşarken tahta gıcırtılarını duymak, soba yandığı zamanlarda kapıyı açar açmaz anne ve baba dan kapıyı kapa. Baskısına maruz kalmak bir başkaydı...



Benim için en özelide 90'ları çok seven biri olarak 90'ların en güzel dönemlerinde Beşiktaş Akaretlerde olmak, 90' lara dair bir şarkı bir eşya o dönemlerde var olan bişeyin kokusunu almak ,hatırlamak beni akaret lere götüren anılarımın olması bam başka...
Neden dir bilmem ama içimde hep sanki o günlere oralara o eski tadına geri döneceğime dair bi umut bi beklenti var. Belki gerçekleşmeyecek bu düşüncem ama o duyguyu hissetmek bile güzel...
            Asya...             

19 Ocak 2012

BAKER KİNG / Hadi Kim Tak Goo İle Ekmek yapmaya ...

         Adı: 제빵왕 김탁구 / Jeppangwang Kim Tak Goo
  Diğer adı: Bread, Love and Dreams, Baker King, Kim Tak Goo
             Tür: Romantik
  Senaryo: Kang Eun Kyung
  Yapımcı: Han Jun Seo
  Bölümler: 30
  Yayın şebekesi: KBS2
  Yayın Dönemi: 2010 9 Haziran
                                                                     
                                     Yoon Si Yoon - Kim Tak-Goo
                                     Lee Young Ah - Yang Mi Sun
                                           Joo Won - Goo Ma Jun
                                             Eugene - Shin Yoo Kyung

Blogumun ilk oyuncusu Yoon Shi Yoon du. Shi yoon un bir başka dizisi ile devam edelim...
 
Baker King \ Kim Tak Goo  Zorlu bir okadar da yorucu bir hayat yaşayan tak goo nun başından geçenleri anlatıyor dizi.  Kısaca özet'lersek Tak goo nun annesi Kim mi  su Samhwa şirketinin evli başkanın dan hamile kalır.Başkanın  Kim mi sun la ilişkisini öğrenen karısı bu durumu kaldıramaz,Yönetici Han ile birlikte,  kim mi sun'u ve bebeğini ortadan kaldırmaya karar verir .Kim mi su ya bebeği aldırması için zorlarlar. Hastaneye giden mi sun hastaneden bir şekilde kaçar ve çocuğunu dünya ya getirir. Kim mi sun 12 yıl sonra oğlunu alıp babasının yanında büyümesi için eve getirir.Bu sırada başkanın karısından tak goo ile hemen hemen aynı yaşlarda bir oğlu daha vardır  Ma Jun.Tak goo muhteşem koku alma yeteneği sayesinde babası tarafından fark edilir ve sevilmeye başlar.  Ma jun ve annesi Tak goo yu hiç bir zaman kabullenmezler . Tak goo ya annesinin zor durumda olduğu haberi gelir ve annesi tak goo nun gözleri önünde kaçırılır.Tak goo annesini aramak için yollara düşer ve kader Tak goo yu babasının ustasına ait Pal Bong ustanın pastanesine getirir.Burada kardeşi Ma jun ve babası ile yolları kesişir.Tak goo  burada çok sevdiği ekmeğin aşama aşama nasıl yapıldığını ve ona neler kazandırdığını anlamaya başlar.

Kim Tak Goo : Muhteşem koku alma özeliğine sahip,  annesini bulup bir numaralı ekmek ustası olamaya çalışır..








Ma Jun: Küçük yaştan beri Tak goo ya karşı rekabet hallinde olan dizimizin kötü çocuğu ..
Aslında gülmek çok yakışıyor Ma jun a :)












Goo In Jung: Tak goo nun babası.. Ben böyle gıcık baba görmedim ya herşeyi görüyo ama ses çıkarmıyo ( Dizi boyunca çok saymıştım amcaya )







Seo In Seok :Ma jun nun Annesi ...  Kötü kadın rolünü hiç bu kadar içten oynayanını görmedim ...




Han Seung Jo: Goo ın jung un çocukluk arkadaşı , sağ kolu aynı zamanda karısının sürekli kullandığı sevgilisi...











Sin Yu Kyong : Tak go nun çocukluk aşkı ilerde Ma jun a kaptırdı kızı ...









Yang Mi Sun : Pal bong ustanın torunu. Tak goo ya aşık ... Pasta yapmada gayet başarılı tat alma duyusu çok kuvvetli ... Kızın pastaların tatdına bakarkenki iştahı ve şirinliği göz dolduruyor...








Dizi korede büyük ses getirmiş dizilerden, reyting rekortmeni olmuş  ender bir yapım, neden olmasınki hemen hemen tüm oyuncuları gayet başarılıydı. Sürükleyici özeliği olan zaman zaman bizim eski türk dizilerini,filimlerini  andırsada kendini izletmeyi başaran bir yapım..Tek kötü yanı dizideki ekmekleri gördükçe çeşit çeşit ekmek pasta alası geliyor insanın :) Tak goo nun tüm yaşadıklarına rağmen asla pes etmemesi ve sürekli gülümsemesi en güzel yanıydı dizinin.. Bu diziyi çevirerek bizlere sunan arkadaşlarımıza çok teşekkürler ... Her ne kadar altyazılar geç gelsede, Diyarbakırlı yı diziyi çevirmesi için aşırı ısrarlara maruz bıraksamda sonunda finalini izleye bildikve en azından tatmin edici bir son vardı karşımızda :)  emeği geçen herkeze Teşekkürler.. İzlemeye değer bir yapım ... İyiseyirler ...


Pal bong ustanın meşhur Bong ekmeği.Resmini eklemesem olmazdı ama :)




Asya...

Lapa Lapa Yağıyor Hayallerim




Hayal kurmak her insanın doğasında var olan bir duygu, istemek gibi bişeydir.Hayal kurmak umut dünyası değilmidir aslında.Zengini,fakiri,kırgını ,yanlızı her insanın mutluluk arayışıdır hayaller.

Kimimiz özenerek detaylarını atlamadan kurarız hayallerimizi. Kimi zaman olma olasılığı olmayacak kadar uçuk ve bir okadarda büyük hayaller kurarız, kimi hayallerimiz suya düşer üzülürüz. Ama hayal kurmaktan vazgeçmeyiz vazgeçemeyiz o anlık yaşatığı mutluluk,umut  duygusu herzaman güzeldir. Hayalerimizde en çok umutlarımıza yer veririz ve devam ederiz. Onu kafamızda kendi dünyamızda en özel en samimi duygularımızla işlemeye içimizden geçirmeye başlarız .

Hayaller dünyası o kadar büyük o kadar çok hayal vardır ki içinde zamanla değişen duygular,durumlar oluşur ve bin bir çeşit hayal çıkar ortaya. Aşka ,umutlarımıza, geleceğimize dair hayallerimiz olur .Gün geçtikçe değişir sürüp gider hayaller. Zaman la büyürsün bazen küsersin hayal kurmam dersin ama her geçen gün özlemini duyarsın ,arkanı dönüp gidemezsin istediğin şeye yada aslında içinde var olan sana..

İçimde bir sızı bir sıkıntı var....

Bugün fark ettim de ben hayallerimi dolaba kitlemişim, uzun zamandır hayal dünyamın kapısını kitlemiştim,  benim içingerçekten zor  taşıması zor günler geçiriyorum. Belki de bu yüzden hayallerime arkamı döndüm, onları orada bıraktım. Ama fark ettimki onlarsız daha da zorlanıyorum, ihtiyaç duyduğum duygularım, özlemlerim, umutlarım yok artık yanımda.
Bana eşlik eden umutsuz anlık mutluluklar ,bitsin bütün bunlar nasıl bitiyorsa bitsin de,kaldığım yerden devam edeyim beklentisinden başka birşey değildi.. Hopp kendine gel deme zamanı gelmişde geçiyor bile.

Derin bir nefesle açtım hayallerimi kitlediğim kuytu dolabın kapısını.

Ama o beklediğim eski uçuk kaçık ama benim olan umutlarım,beklentilerim hepsi benden uzakta bana küsmüşlerdi.

Gökyüzüne saldım tüm nefessiz kalmış duygularımı...Lapa lapa hiç durmadan karlar la beraber usulca yağdılar üstüme. Evet üzgündüm benden uzaklaşan hayallerimi izlerken. Yaşanmışlıkların ,yaşananların hıncını onlardan almıştım istemeyerek fark etmeden. Ama bu gün lapa lapa gözlerimin önünde yağarken yeni güzel hayallere yervermeye niyetlendim sayelerinde, teşekkür ederim. Umutlarım beklentilerim özlemlerim.. Sizleri uğurluyorum ama elveda demiyorum yine beklerim herzaman iç dünyamın kapıları açık sonuna kadar sizlere ve gelecek olan umutlara yeni hayallerime .

Artık anladım sizsiz olmuyor yürümüyor , beni ben yapan duygularım, duygularımın özgür mekanı hayallerimin  dünyası. Yeniden ayaklanma, koları sıvama zamanı geldi. Yeni umutlara yer açama vaktidir artık... Hoş geldiniz umutlarım hoşgeldiniz yeni dünyama ....

Asya .....                                                 Dinlenilesi ....

13 Ocak 2012

Manga HAMLET....


Manga  SHAKESPEARE

HAMLET

Yıl 2017. Küresel iklim değişikliği ve savaşlarla dolu bir dünyada Danimarka Prensi Hamlet eve dönmüştür. Babasının hayaletini gören Hamlet’in hayatı asla eskisi gibi olmayacaktır. Kendisini amcasının öldürdüğünü söyleyen hayalet, ardından kaybolur. Hamlet amcasının gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya çalışırken pek çok olaylar yaşanır ve sonunda deli olarak anılmaya başlanır. Yine de bu onu durdmayacaktır. tık..
 Hamleti bilmeyen yoktur. Hamleti manga olarak okumak ayrı bir zevk veriyor, yarım saatlik çerez niyetine alıp okuyacağınız zevkli bir okadar da sürükleyici bir yapım olmuş.Manga okumayı seviyorsanız Shakespeare in bir çok büyük eseri manga olarak yayınlanmıştır. D&R da rahatlıkla bula bileceğiniz eserler ve 4 tl gibi bir fiyata ;) Buyrun....
Manga Hamlete gelirsek bence zevkliydi en azından hamletin en yakışıklı versiyonu bu kitapta idi :) Çizimlerin peşpeşe gelmesiyle sürükleyici yapısını kaybetmemiş. Çizimlerden en çok chibi kısımlarını sevdim çok tatlıydılar . 

Manga severlerin kesinlikle sıkılmadan okuyacakları Shakespeare serilerini kaçırmamanızı tavsiye ederim iyi okumalar...   Asya...

09 Ocak 2012

Loreena yı Dinliyorum Gözlerim Kapalı…



Loreena mckennitt  benim için özel vazgeçilmez sanatçılardan biridir..

Loreena nın müziklerine ihtiyaç duyarım zaman zaman, müzik ruhun gıdası demişler ya benim bünyede arada lorenna nın sesine müziğine ihtiyaç duyar. Lorenna ve onun eşsiz sesi, tarzı insana en çok bulutların kurşuni renge büründüğü zamanlarda, yalnız kaldığınızda, rahatlamak istediğinizde, derin bir nefes alıp huzuru aradığınızda, yanınızda kulağınızda olması gereken özel bir ses.

Lorenna nın Kelt, New age tarzı beni benden alalı çok uzun yıllar oldu. Lorenna ile ilk tanışmam Nilüferin Çok Uzaklarda parçası ile oldu müziğinin Lorenna ya ait olduğunu öğrendiğim dönemde gerçekleşti. Diğer şarkılarıyla tanışmam abimin aldığı THE VISIT albümü sayesinde oldu. Lorenna yı tanıdıktan sonra sırasıyla Enya, Sarah BRIGHTMAN, Emma Shapplin gibi isimler ile devam etti.
Eğer newage, kelt tarzına ilgi duyuyorsanız tavsiye ederim. Loreenna McKennitt  benim için bir numara dır.


Loreenna McKennitt kimdir Buyrun..

En sevdiğim parçalarından sadece ikisi...İyi dinlemeler ....

07 Ocak 2012

Romantik YAĞMUR un Gerçek Yüzü…



Bu sabah yağmur var İstanbul da…

Mazhar abinin de dediği gibi bu sabah yağmur var dı. Yağmur birçok insanda romantik, buğulu, hüzünlü bir his bırakır ki bende aynı hisleri uyandırır. Hep özenmişimdir filmlerde dizi ler deki kahramanların yağmur altında yürümelerine. Zaten iki türlü yağmur yağar filmlerde önemli olayların olacağı vakitte ki genellikle bu vakit gece olur ve çok şiddetli yağmur yağar ya da kaybeden, kırılan, aldatılan kahramanlarımızın ağladıkları ya da yürüdükleri sahnede usul usul eşlik eder yağmur. 

Onlara özenip yağmur yağdığı zaman yürümeye çıktığımda hiç onların ki gibi bir ambiyans olmazdı. Tamam, hava süper hadi yağmurda yürümeye diyip çıktığımda, birkaç adım sonra ya şiddetli bir rüzgâr ya da bardaktan boşalırcasına yağmaya başlardı yağmur. Ve ben bir binanın altına sığınır yağmurun dinmesini beklerdim.  Ya da yola çıkardım bir iki adım atar ve tamam bu sefer olacak derken çok çalışkan belediyelerimizin köstebek gibi kazdığı ama bir daha kapatmadığı çukurlardan birine basar basmaz bütün her şey orada son burulurdu. Ama en çok yağmurda yürüme hevesimi söndüren şey, kulaklığı takıp hafiften çalan müzik eşliğinde yürümeye başlarsın ve karşıdan kendini Formula 1 pistinde zanneden şoförlerimizin yağmur birikintisiyle küçük dar kaldırımda sizi baştan aşağı yıkaması size yağmurda yürümek konusunda tövbeler ettirir.

Camın kenarında durup yağmurun toprağa yayılan o kokusunu içine çekip, elline kahveni alıp yağmuru izlemek mi onu da denedim. Ama camı açtığımda toprak kokusu dışında tüm gaz ve kirli havayı ciğerlerime çektim, manzara desen binalardan oluşan beton yığınından başka hiçbir şey yok. Boşuna dememişler filmlere inanma diye :) Belki de tüm bunların hepsi benim beceriksizliğim den kaynaklı ama ne olursa olsun yağmuru izlemek,sesini dinlemek hep güzeldir.

 Yağmurun insanın içini açtığı, dinlendirdiği, rahatlattığı gerçeğini de yok saymak olmaz tabi. Gökten rahmet yağıyor bundan daha büyük mucize, güzellik aramaya ne hacet gerek. . İlla çok güzel bir manzara eşliğinde ya da yağmurda usul usul yürüyerek gezmek değildir onu güzelleştiren. Yağmuru içinde hissetmek gerek…
                                                                                                                                                          Asya...
                                                              

06 Ocak 2012

BİR ACAYİP AŞK HİKÂYESİ KEMAN VE BEN





Bir saat önceydi bir üst sokakta gitar dersi veren bi dükkândan bozma yer var. Oradan her geçişimde adımlarımı yavaşlatır ne çaldıklarını duymak için kulak kabartırım, bu gün yine oradan geçerken adımlarımı frenledim dükkân ile aramızda 10 adımlık bir mesafede kulağıma o ses geldi. Onun sesiydi bu. Yok, olmaz dedim kendi kendime usul usul yaklaştım. Evet, yanılmıyordum o ses en büyük sevdamın elektro kemanının sesiydi. 30’lu yaşlarında uzun boylu belli ki keman çalmakta usta biriydi, o simsiyah gövdesi burguları ve salyangozu gümüş renginde olan o muhteşem şeyi izlemeye öyle bir kaptırmışım ki kendimi o küçük kaldırımda yanımdan geçenlerin çarpmalarıyla kendime geldim.

Ne den her elektro keman gördüğümde büyüleniyordum? Daha öncede defalarca oldu bu hatta hiç unutmam Kadıköy merkezde müzik enstrümanları satan bir mağazada görmüştüm, Yamaha sv 150 model gece mavisi kemanı. O an vitrine yapışmıştım :) Kemal Sunalın bir filmi vardı lokanta da yemek yiyecek parası yoktu camın buharına aldığı simitti banıp yediği bir sahneydi, aynen öyle bir andı benimki de. Artık nasıl bakmışsam kemana içerden orta yaşlarda ama işinin ehli bir amca geldi ve kemanın modelini özeliklerini anlatmaya başladı. Benim saydığı her şeyi bildiğimi fark edince çok seviyorsan sana özel bir indirim yaparım gelip bakmak istemez misin dedi. Çok hem de çok sevdiğimi ama çalamadığımı söyleyip ayrılacak iken, olsun yine de eline alıp bakmak istemez misin? Dedi. O anki sırıtışımı yanımdaki arkadaşım hala söyler :) Büyük bir hevesle içeri girip kutusundan çıkarıp inceledim. Amcanın bu kadar seviyorsan çalmalısın dediğinde hakkını veremem ki, hakkını veremiyorsam ellime almaya da hakkım yok dedim. Amcanın umarım bir gün çalarsın sözleri ile dükkândan ayrıldım.
O gün anladım ki o elektronik mağazasındaki mp3’ü incelerken kulaklığı takıp duyduğum o elektro keman ile çalınan Victory parçası ile başlamıştı her şey dahasın da tüm elektro keman düzenlemelerini tüm keman dinletilerini sololarını bulup dinlemiştim. Ama hiçbir parça Bond’un Explosive parçası gibi beni benden almadı yıllardır telefon müziğim. Buyurun…

 Bond grubu 4 güzel hatundan oluşuyor ve birçok muhteşem yorumlanmış parçaları var ki özelikle Shine tıktık parçası. Keman deyince akla genelde Farid Farjad geliyor ama nedense ben hiç sevemedim onun yorumlarını. Kemanı ağlatma konusunda usta bence Yanni nin melodilerinin yeri bir başkadır hele bu parçada özelikle 05.54 e kadar ki kısım insanın adeta içini parçalıyor Tıktık. Keman konusunda David Garret den  he's a pirate buyurun… Ve Smooth Criminal i tavsiye ederim buyurun tıkıtk
Vanessa Mae ve Strom  demem yeterli bence kadın mükemmel….
 
Ikuka Kawai ve Red Violin buyrun.. tıktık


Ve izlediğim Güney kore dizilerinden biri ki benim gibi klasik müzik sever biri iseniz kesinlikle Beethoven virus’ü izlemelisiniz. Dizide iki keman çalan kız vardı ki onlarda profesyonel sanatçılar, onların çalışı ve parçayı yorumlamalarıda süperdi.  Buyurun…

 

Asyalıların klasik müziğe verdikleri değer çok anlamlı Klasik müzik ile ilgili birçok anime ve dizi yapmışlardır. Ve hepsi de izlenilmesi gereken değerler bence daha sonra bu konu ile ilgi bi yazı yazmayı düşünüyorum. Şimdilik keman sevdamdan sizlere anca birkaç örnek suna bildim. Sanırım en güzel karşılıksız aşk benim keman aşkım…

05 Ocak 2012

Neden anime manga çizimleri yapıyorum?


                                                         Bu gün arkadaşımın bende böyle resim çizmek istiyorum ama ben yapamam gibi sözlerinden sonra, aklıma geldi de ben ne zaman dan beridir çiziyorum? Evet, ben ciddi anlamda çizmeye iki sene önce başladım. Ama neden sürekli anime çizdim? Belki de herhangi normal bir resmi koysanız önüme çizemem, manzara çizmeyi sevemedim hiç, belki de doğanın güzelliğini yansıtmanın mümkün olmadığını düşündüğümdendir. Ne bilim bir insanı çizmek istemememin de sebebi buydu. En sevdiğim ressam Salvador Dali idi sürrealist çizimleri hep daha çok sevmişimdir farklı bakış açılarının kâğıda yansıması daha çok ilgimi çekmiştir. Sürrealist çizimleri yapmayı hiç beceremedim bende o bakış açısı eksikliği vardı. Hatırladım da okulda bile hocanın masanın üzerine dizdiği bir tabak dolusu elmayı çizmektense Avanak Avni karikatürü vardı Oğuz Aral ın çizimiydi buyurun Avni tık ;)
Avni‘yi yâda tipi tip sakızındaki o koca burunlu tipi çizerdim :)  Resim çizmeye okuldan sonra hiç devam etmedim. Taki Japon animeleri ile tanışıncaya kadar, eskiden en sevdiğim anime Sailor Moon Ay savaşçısı idi dahasın da şeker kız candy, Pokemon ( o zamanlar büyümüştüm ama yine de hiç kaçırmadan izlerdim )  ile devam etti bu, ama hiç kalemi elime alıpta çizmek gelmedi içimden, uzak doğuyla özelikle Güney kore ve Japon dizileri ile tanıştıkça çocukken bıraktığım anime izleme sevdam tekrardan can landı. Bleach anime sini izledikten sonra internete araştırmalar yaparken fan art ların çizimleri ile karşılaştım. İşte o zaman bende çizmek istiyorum deyip kalemi elime aldım ve şuan bir çanta dolusu, çizim kalemim ve boya kalemlerim var:)    

Çizmenin ne kadar rahatlatıcı bir şey olduğunu keşfettiğimden beri, durmadan çizer oldum ama neden se içimden sadece anime ve chibi karakterleri çizmek geliyor oda bi acayip şey :)
Çizmek isteyipte ben yapamam deyip kenara çekilmeyin hele ki anime çizimleri çok daha kolay, internete çizim yapmanıza yardımcı olacak birçok site var benim en çok kullandığım site Buyrunn :)   
Ve benim en sevdiğim çizim video su  Tıktık.. bu çizeri izledikten sonra chibi çizmek istiyorum hep :)
Yapamam ben beceremem demeyin deneyin inanın çok zevkli bi iş çizdikçe çizesi geliyor insanın, ilk başta sonuçlar yamuk yumuk olsa da vaz geçmeyin çizdikçe el alışıyor ve daha rahat çizim yapmaya başlıyorsunuz. Hadi denemeye değer ;)

Benden birkaç çizim…